Son Yazılar

Haberler
ARAŞTIRMA ve İNCELEME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ARAŞTIRMA ve İNCELEME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

FAİZ NEDİR ?

Admin Mayıs 08, 2018 Yorum Yap

FAİZ NEDİR ?

Faiz banka ve benzeri bir yere ya da bir kimseye belli bir süre işletilmek üzere ödünç verilen paranın kullanımına karşılık olarak alınan kâr anlamına gelir.
Getiri, faiz ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.

İki tane ana faiz çeşidi vardır.

1-Basit Faiz
Basit faiz, borçluya parayı kullanma karşılığında ödemesi gereken borç için belirlenmiş bir orandır. Borcun anaparası üzerinden hesaplanır.

2-Birleşik Faiz
Birleşik faiz borç süresi boyunca her ödeme periyotunda hesaplanan faizin anaparaya ilave edilerek her dönemde kalan anapara üzerinden yapılır.

Devamını Oku..>

ÖYP NEDİR ?

Admin Mayıs 06, 2018 Yorum Yap



Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) nedir? ÖYP'ye kimler başvurabilir? Öğretim süresi kaç yıldır?
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP), yüksek lisans eğitiminden başlayarak doktora bitimine kadar uzanan bir süreçtir. Bu süreç içerisinde yurtiçi ve yurtdışı dil eğitimleri ve ayrıca yüksek lisansta ve doktorada 12 ay yurtdışında eğitim olanağı vardır. Projenin asıl amacı eğitimlerin sonucunda öğretim üyesi olarak atanmanızdır. Yani Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında, lisansüstü eğitim verme imkânına sahip olan yükseköğretim kurumlarında, öğretim üyesi ihtiyacı olan diğer yükseköğretim kurumlarının araştırma görevlilerine lisansüstü eğitim yaptırılması yoluyla, öğretim üyesi yetiştirilmesine fırsat verilmektedir.
ÖYP Puanı Nedir?Adayların ÖYP puanı (lisans genel not ortalamasının %35'i ile Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavında (ALES)ilgili alanda alınan puanın %50'si ve varsa yabancı dil puanının %15'i) dikkate alınarak hesaplanır.
Puan hesaplaması nasıldır, kaç net ile istediğim bölüme girebilirim?
ÖYP USUL: ÖYP Usulde ise bir mülakat ya da sınav bulunmamaktadır. Ales %50 + Lisans not Ortalaması %35 + Varsa Dil Puanı %15toplanarak en yüksek puana göre yerleştirme yapılmaktadır.
ÖYP'de jüri sınavı ya da mülakat var mıdır?
Hayır artık ÖYP'de mülakat yoktur sadece puan sıralaması vardır. Puanı en yüksek olan herhangi bir sınava tabi tutulmadan atanır.
ÖYP'nin eğitim süresi kaç yıldır?
2 yıl yüksek lisans + 4 yıl doktora'dır.
ÖYP'de askerlik işlemleri nasıl oluyor?
Askerlik anayasaya göre zorunlu bir hizmettir. Devlet memuru olduğunuz için istediğiniz zaman askerliğe müracaat edebilir ve ücretsiz izinli olarak askerliğinizi yapabilirisniz. Döndüğünüzde görevinize aynı şekilde ve haklarla başlarsınız, bu arada da lisansüstü eğitimleriniz dondurulur.
Başvuru şartları
Kimler ÖYP'ye Başvurabilir?
ÖYP'ye 4 yıllık lisans eğitimini başarı ile tamamlamış olanlar başvuru yapabilirler. Herhangi bir lisans mezuniyet ortalaması taban puanı yoktur.
ÖYP İçin Bir Yaş Sınırı Var mı?
ÖYP Araştırma Görevliliği için yaş sınırı 35'dir.
ÖYP'ye başvurabilmek için ÖYP puanımın kaç olması gerekir?
Taban puan sınırı yok ama puanınız ne kadar yüksekse şansınzı artar.
ALES puanım 70'in altında başvuru yapabilir miyim?
Hayır yapamazsınız, tüm akademik başvurular için Ales 70 şarttır.
ÖYP başvurularında sadece İngilizce mi geçerli?
ÖYP başvurularında dil puanı olarak İngilizce dışında bir dil puanını kullanabilirsiniz. Başvuru ekranında hangi dillerin geçerli olduğu görünmektedir.
Önceden ÖYP'yi kazanıp atanmış olanlar tekrar başvuru yapabilir mi?
Evet yapılabilir bu konuda henüz bir sınırlama bulunmamaktadır ancak ÖYP puanından %3'lük bir kesinti yapılır.
Normal araştırma görevliliğinden ÖYP'ye geçilebilir mi?
Evet şu şartları sağlarsa; 31/07/2008 tarihinden sonra yükseköğretim kurumlarının araştırma görevlisi kadrolarına atanan ve halen aynı kadroda bulunan araştırma görevlilerinden, ÖYP puanı, bu usul ve esaslar çerçevesinde aynı üniversitenin aynı anabilim dalına atanan araştırma görevlileri ile eşit ya da daha yüksek olanlar, yükseköğretim kurumlarının ilgili yönetim kurullarının önerisi ve YÖK Yürütme Kurulu'nun kararı ile ÖYP usul ve esaslar çerçevesinde ÖYP araştırma görevlisi desteklerinden faydalandırılırlar.
Yüksek lisans yaptım/yapıyorum/tez aşamasındayım ÖYP'ye başvurur ve kazanırsam yüksek lisansım yanacak mı?
Bu tamamen dekanlığınızın iznine bağlıdır. Ama yüksek lisans yaptığınız bölüm eğer atandığınız bölüm ile aynı ise sayılma ihtimali yüksektir. Ayrıca yüksek lisans yaptığınız üniversite ÖYP üniversitesi ve anabilim dalı ÖYP anabilim dalı ise programa ÖYP kapsamında devam edersiniz.
Doktora tez/ders dönemi aşamasında olanların ÖYP başvurusu nasıl olur?
ÖYP'de doktora en önemli kısımdır. Eğer atandığınız bölüm ya da anabilim dalınız aynı değilse ÖYP kapsamında doktoranızı yeniden yaptırmaları daha büyük bir olasılıktır.
Bütünleşik doktora yaparken ÖYP'ye başvurulur mu?Başvurabilirsiniz yukarıda doktora yaparken başvuru şartları sizin içinde geçerlidir.
Atama ve sonrası
ÖYP Araştırma Görevlilerinin Yıllık İzinleri Kaç Gündür?
ÖYP Araştırma Görevlilerinin yıllık izinleri 20 gündür.
ÖYP Araştırma Görevlilerinin Maaşları Ne Kadardır?
ÖYP araştırma görevlileri 1870 tl maaş alırlar. Ocak maaş zammı ile birlikte 1.950 tl olacağı düşünülüyor. Bu ücrete geliştirme ödeneği dahil değildir. Geliştirme ödeneği doğu'dan batıya azalır. Doğuda ödenekler 900-700 arasındadır.
ÖYP'ye girdikten sonra çalışma alanı değiştirilir mi?
Hayır değiştiremezsiniz sadece lisansüstü eğitim anabilim dalınızı aynı bölüm içinde olmak şartı ile değiştirebilirsiniz.
ÖYP'de zorunlu hizmet bittikten sonra ne olur?
Zorunlu hizmetiniz bittikten sonra istediğiniz üniversiteye başvuru yapar ve sınavını kazanırsanız oraya geçebilirsiniz.
Mecburi hizmet senedi
ÖYP Kapsamında Mecburi Hizmet Senedi Nedir?
ÖYP kapsamında gerek lisansüstü eğitimleriniz gerekse yabancı dil eğitimleriniz için görevlendirilirsiniz. Bu görevlendirmeler karşılığında mecburi hizmet senedi imzalarsınız. Yurtiçindeki görevlendirmeleriniz karşılığında bire bir yurtdışı görevlendirilmeniz karşılığında ise bire iki karşılığında mecburi hizmet yaparsınız. Bu görevlendirmeler karşılığında ise yüklenme senedi imzalatılır, senedin tutarı; görevlendirileceğiniz süre (toplam ay) * brüt maaş + %50'si + yasal faizlerdir.
ÖYP'de imzaladığımız senetlerin miktarı ve bağlayıcılığı nedir?
İmzalayacağınız senetlerin miktarı sizin okuyacağınız ay ya da yıla göre paralel olarak değişir. Toplam tutar = (süre(ay)* maaş) + maaşın %50'si + faizlerdir. 6 yıl için (yüksek lisans ve doktora toplamı) imzalanan senet yaklaşık 250-300 bin tl'dir. Dil için 6 ayda yaklaşık 20 bin tl'dir. Senetlerin takibine, tahsiline ya da iptaline herhangi bir anlaşmazlıkta yetkili kılınan mahkeme karar verir o yüzden yorum yapamıyoruz.
ÖYP ataması olan tüm üniversiteler senet imzalatır mı?
Adı üzerinde olan programın amacı öğretim üyesi yetiştirmektir. Normal koşullarda yeni açılan üniversiteler bu program dahilinde araştırma görevlisi alır ve yetiştirilmesi için büyük üniversitelere gönderirler. Bu işlem 35. madde ile geçici görevlendirme olarak yapılır bu durumda senet imzalarsınız. Ancak yeni alımlarla beraber köklü üniversiteleri de ilanlarda görmeye başladık, bu üniversitelere atandıktan sonra eğer bölümde lisansüstü programlarınız varsa sizi dışarıya göndermek istemeyecek aynı zamanda eğitim alırken bölümde kalmanızı isteyeceklerdir işte böyle bir durumda senet veya zorunlu hizmet olmaz.
Yazı Alıntıdır. "Akademikpersonel.org"
Devamını Oku..>

DÖVİZ KURLARI NEDEN YÜKSELİR ?

Admin Mayıs 04, 2018 Yorum Yap
Döviz Kurları Neden Yükselir ?


Döviz Kurları Neden Yükselir ?

Geçtiğimiz 10 gün içinde döviz kurundaki istikrarlı yükseliş bugünde etkisini gösterdi. Bugün TCMB son verilerine göre Dolar 4.2428, Euro 5.0685 Türk Lirasına ulaştı. Peki bu döviz kurları kafası esince mi yükseliyor? Yoksa yükselmesi için bazı sebepler  mi var? Tabiki döviz kurunun yükselmesinin bazı sebepleri var.

İktisattaki temel arz-talep dengesini hatırlayalım. Bir şeye olan talep yani ilgi çoksa, o şeyin fiyatı yükselir. Tüketim mallarında olduğu gibi dolarda da aslında durum bundan ibaret. Dolar yükseliyor ise bilin ki insanlar dolara daha çok sahip olmak istiyordur. İnsanlar daha fazla dolar alırsa, ortada alınacak olan dolar azalır ve doların fiyatı yükselmeye başlar. Eğer bir ülkede insanların satın alarak azaltamayacağı kadar dolar varsa (yani insanlar dolar aldıkça, ülkeye daha fazla dolar giriyorsa) işte o zaman doların fiyatı yükselmez. Ülkeye giren dolar miktarına göre sabit kalabilir, ufak dalgalanmalar yaşar hatta belki doların kuru düşer, yani dolar yükselmez.


Ülkeye giren dolar miktarı

Ülkeye giren döviz miktarı konusuna değinmeden olmaz. Bir ülkeye döviz girmesinin sadece ama sadece üç yolu vardır. Bunlar sırası önemli olmaksızın şu şekildedir:

Ülkeye giren döviz miktarı konusuna değinmeden olmaz. Bir ülkeye döviz girmesinin sadece ama sadece üç yolu vardır. Bunlar sırası önemli olmaksızın şu şekildedir:
1-Yatırım (Uluslararası yatırım)
2-Turizm (Yabancı turist gelmesi)
3-İhracat (Mallarının ihracatı ile elde edilen gelir)
Eğer bu üç ana başlık ülke için iyi durumdaysa korkmayın o ülkede dolar yükselmez adeta yerlerde sürünür.
Peki tek etken bu mudur? Hayır elbette değil. Bu üç ana başlık kendi içinde daha detaylı alt başlıklara sahiptir. Genel hatları ile bu konuya değinelim. Şimdi örnek olarak Türkiye’yi ele alalım. Ve farz edelim ki Türkiye’de dolar yüksek olsun. Mesela 1 ABD Dolarının karşılığı 4 Türk Lirası olsun. Ve doların yükselme sebepleri konusunu alt başlıklar halinde inceleyelim.

Döviz Kurları Neden Yükselir ?

1-Doların yükselme sebepleri - Yatırım ilişkisi

Burada sözü edilen yatırım kavramı, elbette ki uluslararası yatırımdır. Yani yabancı sermayenin, Türkiye’ye kendi parasını sokması ve çeşitli yatırımlar yapmasıdır. Yabancı sermaye, bir başka ülkeye yatırım yapacaksa o ülkede belli başlı şeyler arar.
Bunlardan en önemlisi siyasi istikrardır. Eğer ülkede siyasi karışıklık varsa, ülkenin halkı mutsuz ise, ülkenin refah seviyesi kötüye gidiyorsa, ülkedeki ekonomik düzenlemeler hukuka uygun şekilde ise, vergi oranları çok yüksek değilse yabancı sermaye o ülkeye parasını sokar.
Çünkü bilir ki eğer işler ters giderse, hukuk sistemine güvenir, siyasi otoritelere ve hükümete güvenir ve haklarının korunacağını bilir.
Ancak yukarıda saydığım göstergeler iyi durumda değilse, yeni yabancı sermayeyi bırakın, ülkeye daha önceden gelen yabancı sermaye bile pılını pırtını toplayıp o ülkeden kaçar, daha fazla güvendiği, riskin daha az olduğu ülkelere yatırım yapar. Yani ne olur? Ülkeden dolar çıkar, ülkedeki dolar miktarı azalır.
Yabancı sermayeyi etkileyen bir diğer önemli unsur elbette ki ABD’de merkez bankası rolü üstlenen FED’in faiz oranlarıdır. Eğer FED faiz oranları yüksek ise, yabancı yatırımcı parasını FED’e götürür. Çünkü FED’in faizi yüksektir ve hiçbir şey yapmasa bile parası değer kazanacak, paradan para kazanabilecektir. Eğer FED’in faiz oranı düşükse, yatırımcı parasını FED’den alır yani ABD’den çıkarır ve başka ülkelerdeki fırsatları kovalar.

Döviz Kurları Neden Yükselir ?

2-Doların yükselme sebepleri – Turizm ilişkisi

Ülkeye dolar girmesinin kaynaklarından bir diğeri ise turizmdir. Turizm sektörünün “bacasız sanayi” olarak adlandırılmasının sebebini şimdi daha iyi anlıyor olabilirsiniz. Peki turist neden bir başka ülkeyi ziyaret eder? Elbette ki tatil yapmak için. Peki siz, güvenmediğiniz bir ülkeye tatil yapmaya gider misiniz? Terör tehlikesi olan bir ülkede ailenizle birkaç hafta geçirmek ister miydiniz?
Turist, yatırımcı gibidir. Güven arar, huzur arar, can güvenliği arar. Terörün olduğu ülkede turist olmaz. Terör tehlikesi ne kadar artarsa ülkeye gelen turist sayısı da o ölçüde azalacaktır.
Ülkemizden bahsedecek olursak, 2015 yılında Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısı 36.2 milyon. Yani neredeyse ülkemizin nüfusunun yarısı kadar daha insan yıl içerisinde ülkemizi ziyaret etmiş, ülkemizde para harcamış ve turizm gelirlerine katkı sağlamış. 2016 yılında ise bu rakam 25.3 milyona gerilemiş. Yani turist sayısı azalmış.
Gelen her turist sizce kaç yüz dolar harcıyordur? Yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’ye tatil amacıyla gelen bir turist, bir günde en az 150 ABD Doları harcıyor. 2015 yılında turizm gelirimiz 35 milyar ABD Doları. Yani Koç Holding’in piyasa değerinin tam 3.5-4 katı. Koç Holding, Türkiye’nin en değerli özel şirketi.

Döviz Kurları Neden Yükselir ?

3-Doların yükselme sebepleri – İhracat ilişkisi

Bu çok ama çok daha detaylı bir konu. Elimden geldiğince açıklayıcı olmak için konuyu basite indirgiyorum.
İhracat, ülke içerisinde üretilen malların dış ülkelere satılmasıdır. Bu satış, ülkeye dolar girmesi (döviz) anlamına gelir. Yani ülkedeki dolar miktarını artırır. Ne kadar çok ihracat yapılırsa, o kadar çok dolar sahibi oluruz. Ancak dışarıdan aldığımız mallara verdiğimiz dolarların, ülkemize giren dolar miktarından az olması gerekir ki, elimizde dolar kalsın. İşte ithalat-ihracat dengesi (Makro Ekonomi dersindeki (X-M)) budur.
Türkiye’de durum nasıl? Türkiye’de ihracat, her zaman ithalattan daha azdır. Yani bizim ülkemiz son 60-70 yıldır her yıl dışarıya sattığı maldan daha fazla mal satın almıştır. Bu ne demek oluyor? Her yıl biz kazandığımız dolardan daha fazlasını harcadık.
Bunun sebepleri var elbette. Dışarıya hammadde satışı ancak dışardan katma değeri yüksek mal satın alınması, sanayi tipi ürünler alıp daha çok tarım ve tekstil ürünleri satmamız, rekabet gücümüzün düşük olması, ithalata bağlı ihracat yapıyor olmamız şeklinde. Bu konudan tez yazılabilir o yüzden burada durmak zorundayım.

Özet olarak
Ülkedeki dolar talebinin, dolar miktarından fazla olması, doların yükselme sebeplerinin başında gelir.
Yabancı yatırımcının ülkeye gelmemesi, mevcut yatırımcının ülkeden çıkması doları yükseltir.
İthalat doların yükselmesinde çok önemli bir etkendir.
Siyasi sorunlar, bürokratik krizler doların yükselmesine sebep olur.
Turizm gelirlerinin düşmesi doları yükseltir.
Dışa bağımlı ekonomiye sahip ülkelerde dolar kuru daima istikrarsızdır.
Sanayi ürünleri ihraç etmeyen ülkelerde dolar kuru sorunu daima görülür.
Devamını Oku..>

DIŞSALLIK NEDİR ?

Admin Nisan 30, 2018 Yorum Yap



Dışsallık Nedir, Dışsallıklar
Bir malın üretiminin ve tüketiminin o malın satıcıları ve alıcıları dışındaki üçüncü kişilere bir maliyet yüklemesine veya bir yarar sağlamasına dışsallık (externalities) denilir. Gerçek hayatta hem bir malın üretimi hem bir malın tüketimi üçüncü kişilere bir maliyet yükleyebilir veya bir yarar sağlayabilir. 
Ayrıca üretimdeki ve tüketimdeki dışsallıklar, olumsuz-yararsız dışsallık ve olumlu-yararlı dışsallık biçiminde olabilir.
Üretimde olumsuz-yararsız dışsallığa örnek olarak, çimento üretirken hava kirliliğine yol açan ve dolayısıyla da çevredeki tüketicilere sağlık riski biçiminde bir maliyet yükleyen bir çimento üreticisinin durumu veya nehir kıyısında kurulu bir fabrikada boya üreticisinin durumu gösterilebilir. 
Üretimde olumlu-yararlı dışsallığa örnek olarak, bir malın üretimi üretimi üçüncü kişilerce bir maliyet yüklemek yerine bir yarar da sağlayabilir. Üretimde olumlu dışsallığın örnekleri arasında, bahçesinde elma yetiştiren bir çiftçinin bal üreticilerine sağladığı yaradan veya yüklü bir araştırma-geliştirme harcaması karşılığında yeni bir mal üreten bir üreticinin, bu icadı daha sonra kullanacak olan üreticilere sağladığı yarardan söz edilebilir.
Kaynak: Prof. Dr. Erdem M. Ünsal
Devamını Oku..>

DEVALÜASYON NEDİR ?

Admin Nisan 30, 2018 Yorum Yap

Devalüasyon Nedir, Türkiyede Devalüasyon

 

Kelime olarak değerini düşürme anlamına gelen devalüasyon, bir iktisat terimi olarak ülke parasının yabancı paralar karşısında değerinin düşürülmesini ifade eder. Piyasa mekanizmasının işleyişi sonunuda gayri iradi ve amaçlanmayan bir sonuç olarak değil, hükümetlerin bilinçli ve iradi kararlarının sonucu olarak gerçekleşir.


Devalüasyonda güdülen ana amaç, ödemeler dengesi açıklarının tamamen veya mümkün mertebe kapatılmasıdır. Ülke parasıyla ifade edilen iç fiyatları, yabancı para cinsinden ucuzlattığı için ihracatı arttırması, dış ülkelere ait mal ve hizmetleri ülke parası cinsinden pahalılaştırdığı için de ithalatı azaltması ve böylece dış ödemeler dengesini olumlu yönde etkilemesi beklenir. Fakat bu beklentinin gerçekleşmesi, devalüasyon zamanının ve oranının isabetle seçilmesi, dış ve iç malların ve hizmetlerin arz ve talep esnekliklerinin devalüasyon amacına uygun özellikler taşıması gerekir.

Devamını Oku..>

EKSİK REKABET PİYASASI NEDİR ?

Admin Nisan 29, 2018 Yorum Yap

Eksik Rekabet Piyasası, Eksik Rekabet Piyasaları Dengesi

Tam rekabet piyasası şartlarının kısmen veya tamamen işlemediği eksik rekabet piyasaları, gerçek hayatta ençok karşılaşılan piyasa türleridir. Tam rekabet ve Eksik rekabet piyasaları arasındaki ayrım, daha çok tam rekabet şartlarından en önemlisi olan çokluk şartına göre yapılmaktadır. Yani bir malın piyasasında fiyat, alıcı ve/veya satıcılardan biri veya birkaçı tarafından belirlenebiliyor veya değiştirilebiliyorsa, o piyasa eksik rekabet piyasasıdır.

Eksik Rekabet Piyasası Türleri
A.Tekel Piyasalar
Bir mal veya hizmet piyasasında alıcı ve/veya satıcılardan biri fiyatı belirleyebiliyor veya değiştirebiliyorsa, o piyasa tekel piyasasıdır. Tekel piyasaları da kendi içinde birkaç türe ayrılır. Bunlar monopol, monopson, zincirleme ve ikili tekel piyasalardır.

A.1.Monopol Piyasalar
Bir mal veya hizmetin piyasasında fiyatı bir tek satıcı belirleyebiliyorsa, bu piyasaya monopol veya tekel satıcı piyasası denir. Böyle bir durumda piyasada alıcılar, tek satıcının belirlediği fiyatı kabul etmek durumundadırlar. Buna örnek olarak, ülkemizde yakın zamana kadar uygulanan sigara ve alkollü içki satışları gösterilebilirdi.

A.2.Monopson Piyasası: Alıcı Tekeli
Bir malın piyasasında fiyatı veya satın alınacak miktarı alıcı belirliyor veya değiştirebiliyorsa, böyle piyasalara monopson piyasalar denir. Bu piyasalara da örnek olarak ülkemizde Toprak Mahsulleri Ofisi’ni haşhaş kabuğunun tek alcısı olduğu durum gösterilebilir.

A.3.İkil Tekel ve İki Yanlı (Zincirleme)
Bir malın piyasasında bir firma hem tek alıcı hem de tek satıcı konumu kazanırsa buna, iki yanlı veya zincirleme tekel denir. Böyle bir durumla pek karşılaşılmamakla beraber bir firmanın belirli bir hammadde veya yarı mamul malın tek alıcısı olup, bu girdileri kullanarak ürettiği malın tek satıcısı olması durumu gösterilebilir.

A.4.Tekelci Rekabet Piyasaları
Bazı mal ve hizmet piyasalarında tam rekabet şartlarından çokluk şartının varlığına rağmen akışkanlık ve özellikle homojenlik şartı, kısmen veya tamamen gerçekleşmeyebilir veya bazı firmalar çeşitli önlem veya uygulamalarla bu iki şartı kendi çıkarlarına göre değiştirebilirler. Bu önlem ve uygulamalara yoğun reklam uygulamaları, müşteriler edinerek onlara farklı davranmaları gibi uygulamalar gösterilebilir.
Böyle durumlarda satıcı firmalar, kendi öz veya özel bir müşteri grubu oluşturmayı başararak, o müşteriler karşısında tek satıcı gibi karar verebilirler. Böylece bu tür piyasalar, hem tam rekabet hem de monopol özelliklerine birlikte sahip olabilirler. Bu nedenle bu tür piyasalara tekelci rekabet piyasaları denir.


Diğer Eksik Rekabet Piyasaları

Oligopol Piyasalar
Bir mal veya hizmetin piyasasında satıcılar az;  alıcılar çok sayıda ise, bu tür piyasalara oligopol denir. Ancak burada az sözcüğü ile çok sözcüğünün anlamlarının sayıyla ilgili olmadığı unutulmamalıdır. Satıcıların az olması, bunlardan birinin veya birkaçının, duruma göre fiyatı belirleyebilmeleri veya değiştirebilmeleri imkanlarına sahip olduklarını ifade eder. Çok sözcüğü ise, bu şekilde belirlenen fiyatı alıcıların kabul etmek durumunda olduklarını ifade eder.

Oligopson Piyasalar
Bir mal veya hizmetin piyasasında alıcı az; satıcı çok ise; yani alıcılar fiyatı belirleyebiliyor ve satıcılar da bu fiyatı kabul etmek durumunda kalıyorlarsa, böyle piyasalara oligopson piyasalar denir.

Düopol – Düopson Piyasalar
Daha çok teorik olan bir eksik rekabet türü de, düopol piyasalardır. Kısaca bir malın satıcısı iki, alıcısı çoksa, böyle piyasaya düopol denir. Düopolde iki satıcı arasında, piyasayı iki eşit parçaya bölünceye kadar kıran kırana bir fiyat rekabeti ortaya çıkar. Nihayet piyasa öyle bir dengeye ulaşır ki iki satıcı firma bu dengeyi, yani oluşan fiyat ve miktarları, değiştiremezler.


Kaynak: Prof. Dr. Şehabettin Yiğitbaşı, Doç. Dr. N. Ata Atabey – Selçuk Üniversitesi
Devamını Oku..>

DEFLASYON NEDİR ?

Admin Nisan 29, 2018 Yorum Yap


Deflasyon Nedir, Türkiye'de Deflasyon

Deflâsyonun kelimesi latince “flatus” kökünden türetilmiş olup, nefes verme, hava kaçırma, sönükleşme gibi anlamlara gelir. İktisadi anlamda ise, iktisadi faaliyetlerin canlılığını kaybetmesi ve sönük bir devreye girmesi demektir. O halde enflasyon ve deflasyon anlamları zıt kavramlardır. Enflasyon ve deflasyon olaylarının da gerek sebepleri, gerek belirtileri, gerekse sonuç ve etkileri itibariyle zıt iktisadi olaylar olduğu söylenebilir. Yalnız bu zıtlığın, tam simetrik anlamda bir zıtlık olmadığını belirtmeliyiz.

Deflasyon bir iktisadi istikrarsızlık halidir ve sebebi de talep yetersizliğidir. Başka bir ifadeyle enflasyondaki sebep, burada adeta tersine çevrilmiştir. Yani bu defa toplam arz, toplam talebi aşmakta ve toplam talep, toplam arz karşısında yetersiz kalmaktadır.


Toplam talebin toplam arz karşısında yetersiz kalması demek, ekonomideki toplam harcamaların mevcut mal ve hizmetlerin tamamını satın almaya yetmemesi demektir. Bu sebeple üretilen mal ve hizmetlerin bir kısmı alıcı bulmaz olur. Bu sonuç üretici ve satıcıların rekabetine ve giderek fiyatların düşmesine sebep olur. Mal ve hizmetlerin bir kısmının satılamaması ve fiyatların düşmesi, karların azalması demektir. Üretici ve satıcıların bu duruma ilk tepkisi mal stoklamasına gitmek, daha sonraki tepkisi ise üretimi kısmak şeklinde ortaya çıkar. Üretimin kısılması, istihdamın kısılması ve işsizliğin artması demektir. 

Devamını Oku..>

ENFLASYONUN ETKİLERİ NELERDİR ?

Admin Nisan 28, 2018 Yorum Yap


Enflasyonun Etkileri, Enflasyon Etkisi
Ekonomi bir enflasyon içine girince, ekonomide istihdam ve genel fiyatlar düzeyi yükselmekte, girişimcilerin karları artmakta, tasarruf hacmi, ticaret ve ödemeler dengesi ve ekonomik kaynakların kullanışı olumsuz yönde etkilenmektedir. 

a-Enflasyon ve Gelir Dağılımı Etkileri
Gelir dağılımı enflasyonla bozulur. Bu bozulma başta sabit gelirler ile gelirleri işgücünden gelen toplum kesimlerinin (işçiler, memurlar ve emekliler v.b.) zararına, gelirleri rant ve karlara dayanan toplum kesimlerinin ise yararınadır. Enflasyon zengini daha güçlü fakiri daha fakir hale getirir: orta sınıf küçülür ve yok olur, sosyal sınıflar arasında denge kalmaz. Bu sınıflar arasında gerginlik artar. 
b-Enflasyon ve Tasarruf Oranı Etkisi
Enflasyon fiyat mekanizmasını bozduğundan, ekonomide akılcı çözüme varan değerleri alt üst eder. Tasarruf, karın çok olduğu yerlerden vurgunculuğun (spekülasyon) bololduğu alanlara kayar. Sanayi yatırımları değil arsa ve taşınmaz mallar prim kazanır. Faİz oranları paranın değer kaybını karşılamadığından tasarruf azalır. Tasarrufun azalışı fiziksel yatırımın azalışı demektir. Tüketirnin artması demektir. Bu ise talebi kamçılayacağından tekrar fiyatların yükselmesine yol açar.

c-Enflasyon ve Dış Ticaret 
Enflasyon dış ticaret yönünden de olumsuz etkilere yol açar. Enflasyon olan ülkede, enflasyon oranı daha düşük olan ülkelerle olan dış ticaret dengesi bozulur. Bu bozulma kısa zamanda ekonomik yapıya yönelir. ithal mallarının fiyatlarının değişmemesi ve içerde fiyatların yükselişi ithalata spekülatif karlara yol açtığı ve ithalata özendirdiği halde, ihraç mallarının fiyatları yabancılara pahalı geldiğinden ihracatta tıkanıklar ve güçlükler doğmaya başlar. 
Ayni nedenlerle dış ülkelerden gelen turistlerde azalma, buna karşılık yabancı ülkelere gitmek isteyenlerde çoğalma görülür. Böylece daha sonraları ithalat güçlüklerinin de fazlalaşmasıyla, sermaye mallarının sağlanması zorlaşır ve yatırımlarda baltalanmış olur. Bu sorunları çözümlernek içinde devalüasyona başvurulur veya ithalatı daraltıcı önlemler alınır. 

d-Enflasyon ve Kaynakların Kullanımı 
Enflasyon kaynakların kullanımı üzerindeki olumsuz etkilerini yalnız tüketim harcamalarının artması şeklinde göstermez. Böyle dönemlerde, döviz fiyatları da yükselir ve donanım malları ithalatı güçleşir. Ayrıca yatırımların gerektirdiği verimlilik ve maliyet hesapları kesinlikle saptanamaz. Böyle olunca, yatırımlar makine ve donanım alanlarına değil, (inşaat gibi) yönelir. Böylece sermaye-hasıla katsayısı yükselir (Ulusal Gelirde bir birimlik artış, kaç birimlik satış yapmakla sağlanır). Çünkü sanayi yatırımları üretime geçmek için uzun bir süre alırlar. Bu süre içinde geleceğin ne olacağı belli değildir, iş alanlarına güvensizlik ve dengesizlik egemendir. çünkü, yatırımcılar hammadde ve yedek parça sağlayıp sağlayamayacaklarını bilemezler. Bu da yatırımcıların yatırım cesaretini kırar ve kalkınma için yararlı ve zorlu olan alanlardan kaçmalarına neden olur. Ekonomi normal düzene geçişte dönemi sorunlarıyla karşılaşır.

Devamını Oku..>

ENFLASYON NEDİR ?

Admin Nisan 28, 2018 1 Yorum



Enflasyon Nedir ?


Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinde sürekli ve hissedilir yükselme eğilimidir. Genel fiyat seviyesinin yüksek olması veya bir defalık yükselmesi enflasyon değildir. Enflasyon, genel fiyat düzeyinin sürekli ve hissedilir ölçüde yükselmesi şeklinde ifade edildiği gibi, para değerinin düşmesi veya paranın değer kaybetmesi olarak da ifade edilir. Enflasyonun sonuçları göz önünde tutularak yapılan bu tarif, enflasyon olayının parayla olan bağlantısını da açığa vurmaktadır. Zira fiyatlar mal ve hizmetlerin piyasa değerlerinin para ile ifadesidir. Fiyatların yükselmesi demek, aynı mal ve hizmet miktarı için, eskiye oranla daha fazla para ödenmesinin gerekmesi demektir.Enflasyonu sebeplerine görede tarif etmek mümkündür. Bu taktirde enflasyon, kısaca, toplam harcamalar ile ihracatın toplamından oluşan toplam talebin, bir ekonominin belirli bir döneminde ürettiği ve ithal ettiği mal ve hizmetlerin toplam miktarını ifade eden toplam arzı aşması şeklinde tarif edilebilir. Enflasyonist ortamda mal birimi başına ödenen para miktarı arttığına göre, yani genel fiyat seviyesi yükseldiğine göre, paranın değeri düşer. Enflasyonda sadece mutlak fiyat seviyesi yükselmez, aynı zamanda nispi fiyatlar da değişir.

Devamını Oku..>

2010-2017 YILLARI ARASI GSYİH MİKTARI ANALİZİ

Admin Nisan 27, 2018 Yorum Yap
Ülkemizin GSYİH rakamları  7 yıl içerisinde oldukça iyi  bir durum sergilemiştir.  2015 yılında  ani bir  düşüş  gerçekleşmiş  ancak  2016 yılında  son 7  yılın en büyük rakamlarına ulaşmıştır. 2017  yılında 2016  yılına göre gerçekleşen düşüşün  Döviz Kurundaki artıştan  kaynaklandığını düşünüyorum.
Ülkemizde  yaşanan teknolojik gelişmelerin ve dışa  bağımlılığın bir nebze de olsa azalması  ilerleyen  10-20 yıl içerisinde GSYİH  rakamlarında büyük  oranda artışlara  önemli  oranda  etkisi  olacağını düşünüyorum.
Devamını Oku..>

2010-2017 YILLARI ARASI KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİR ANALİZİ

Admin Nisan 26, 2018 Yorum Yap
Grafikte  verilen verilere göre 2010 yılı ile  2013 yılları arasında  kişi başına düşen  gelir rakamları artış  göstermiş. Ancak grafiğin  son 4 yılında  biraz fakirleştiğimiz görülüyor. Bu durumda  döviz  kurunun biraz da olsa  etkisinin  olduğunu düşünüyorum.   
Ülkemizde istihdam  politikalarının  geliştirilmesi ve  katma  değeri yüksek  olan  ürünlerin üretim alanında yapılan teşvikler ve  ar-ge  çalışmaları hem GSYİH rakamlarında hem de Kişi  Başına Düşen Gelir rakamlarında  önemli  oranda bir artışa yol açacağını düşünüyorum.
Devamını Oku..>

2010-2017 ARASI İŞSİZLİK ORANI ANALİZİ

Admin Nisan 25, 2018 Yorum Yap
       İşsizlik  oranları 2010 yılından 2013 yılına kadar  artış  göstermiş. 2016 yılında son 7 yılın en  yüksek oranına ulaşmış durumda.  2017 yılında  2016 yılına göre %1,5  gibi  bir düşüş gerçekleşmiş.  2018 yılında işsizliğin biraz  daha  düşeceğini düşünüyorum.                   
 Şimdi  işsizliğin  sebeplerine  biraz  değinelim. İşsizliğin  sebepleri:

 1-Ekonomik  Krizler 
1929 yılında yaşanan Büyük  Buhrandan  sonra dünya  genelinde büyük bir işsizlik oranı oluşmuştur. Türkiye'de de belirli dönemlerde  ekonomik krizler yaşanmıştır. 2000 yılı ve 2008 yılında  yaşanan  krizler  işsizlik  oranlarına etki etmiştir.

2-Teknolojinin  Gelişmesiyle  İşgücünün  Yerini  Teknolojinin  Alması 
Teknolojik gelişmelerden dolayı  ortaya çıkan işsizliği normal  olarak karşılıyorum. Ancak gerçekleşen  teknolojik gelişmeler  sürekli işsizliğe  sebep  olacak diye  bir durum söz konusu olamaz.  Yani Teknolojik gelişmelerden kaynaklanan işsizliği önlemek  için istihdam  politikaları  geliştirilirse işsizlik diye bir durumun  söz konusu olacağını sanmıyorum. Ülkemizde bu  durum  tarım  alanında oldukça fazla yaşanmaktadır. Buna yönelik  çalışmaların  yapılması ülke  ekonomisi açısından  büyük  önem taşımaktadır.

3-Nüfus  Artışı
Nüfus  artışı işsizliğe sebep olan  temel unsurlardan biridir. Ülkemizde  özellikle Doğu Bölgesinde ve kırsal  bölgelerde nüfus artışı oldukça yüksektir.  Bu nüfus artışından dolayı ortaya  çıkan  işsizliği  önlemek  için,  Doğu  Bölgelerimizdeki illeri yatırım teşvik programına alarak işsizliği önemli  ölçüde  düşürebiliriz.  Şu anda ülkemizde zaten teşvik programı Doğu Bölgesi ağırlıklı olarak oluşturuluyor.  Bu  durum ilerleyen dönemde ülke ekonomisine oldukça olumlu katkıda bulunacaktır diye düşünüyorum.

4-Yanlış  İstihdam  Politikasının  Uygulanması
Ülkemizde yaşanan  en büyük sorun bu olsa gerek diye  düşünüyorum.  Şöyle açıklayacak olursak;  ülkemizde belirli bir işi, o işte  uzman olan  kişilere değil de, o iş  ile alakası  olmayan ve  o  işten anlamayan kişilere bırakılması gibi  kötü bir  sistem  var.      Bu durumun  önlenmesi ve çözülmesi için  öncelikle eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapılması gerektiğini  düşünüyorum. Bu değişiklikler yavaş  yavaş başlamış durumda  ancak bu  değişikliklerin hızlandırılması gerekiyor diye düşünüyorum.              Son olarak şunu belirtmek istiyorum;  ülkemizde başta üniversiteler olmak üzere, eğitim kurumlarında  verilen  eğitimin yetersiz ve başarısız olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ülkemizde üniversitelerin bazı bölümlerinin  tamamen kapatılmaksızın kontenjanlarının düşürülmesi  gerektiğini  düşünüyorum.          *Ziraat Fakültesi, İİBF gibi fakültelerin bazı bölümleri (Bir İ.İ.B.F.’li olarak İ.İ.B.F.'  de şart olduğunu düşünüyorum.)  vs.

5-Özelleştirme  Yapılması 
Ülkemizin şu  anda  güncel  konusu olan "Özelleştirme"  mevzusu oldukça karışık bir durumdur. Özelleştirme işlemleri doğru yönlendirilirse  ekonomiye oldukça  olumlu getirisi olur ancak yanlış yönlendirilirse ülkede çok büyük  sorunlara yol açabilir. Mesela  zamanında  ülkemizde  devletin elinde olan TEKEL firması 2000 yılından sonra özelleştirilmesi  işlemlerine başlandı ve  nihayetinde özelleştirildi. Devlet  TEKEL firmasının özelleştirilmesi sırasında  işsiz  kalan işçileri devletin  farklı kurumlarında istihdam  ederek bu  durumu bir nebze de  olsa bertaraf  etmiştir.  Bu da  özelleştirmenin olumlu sonuçlanmasına katkıda bulunmaktadır.

 Şeker  Fabrikaları  ile  ilgili  şahsi  görüşüm 
AB ülkeleri ve ABD'ye bakacak olursak  hemen hemen  bütün  ekonomik faaliyetleri devletin  kontrolünde  olmak şartıyla  özel sektör üstlenmektedir.  Bende  Şeker Fabrikalarının  tamamının özelleştirilmesi  taraftarıyım. Ancak  bu fabrikalarının hepsinin aynı zaman zarfında  özelleştirilmemesi gerektiğini  düşünüyorum. Yani  bazı  Şeker Fabrikalarının  özelleştirilmesinin geciktirilmesi gerekiyor  diye  düşünüyorum.   İşsizlik  Oranları  ile  ilgili  son  cümlelerim Ülkemizin büyüme  oranları  son yıllarda  pozitif bir duruş sergiliyor. Ancak “Enflasyon Oranlarının” normal  seviyelerden  çok  yüksek çıkması istihdam  politikalarını  oldukça olumsuz  etkiliyor. Bu  yüzden  ülkemizde  ne kadar  yüksek büyüme oranı çıkarsa çıksın “Enflasyon Oranını”  düşüremezsek maalesef ki ekonomimize  önemli  boyutta etki edeceğini düşünmüyorum.

Devamını Oku..>

2010-2017 YILLARI ARASI DIŞ TİCARET AÇIĞI ANALİZİ

Admin Nisan 24, 2018 Yorum Yap
Dış ticaret açığı 2017 yılı  seviyesi  2010  yılı seviyesine  geri dönmüştür. Grafikte görüldüğü gibi dış  ticaret açığı 2016 yılında son 7  yılın  en düşük seviyesi olmuştur. Dış ticaret açığının  yüksek olması cari açığı yükseltmektedir.  Katma değeri yüksek ürünlerin üretilip ihraç edilmesi dış ticaret  açığını  düşürecektir  diye düşünüyorum.
Devamını Oku..>

2010-2017 YILLARI ARASI CARİ AÇIK ANALİZİ

Admin Nisan 24, 2018 Yorum Yap


Cari  açık; bir  ülkenin ithal ettiği malların  ihraç ettiği mallardan  fazla olması durumudur.
2011 yılı cari  açık rakamları  son  7  yılda  en  yüksek rakamlara  ulaşmış  durumda.                    2017 de cari  açık rakamları yükselişe geçmiş görünüyor.
Şahsi  görüşüm 2018 yılında cari açık  rakamlarının 45 milyar dolar seviyesini zorlayacağını  düşünüyorum.
Dış ticaret açığı ve döviz  kurundaki artışlar cari açığı en çok  etkileyen etkenlerdir. Bir ülkede  cari açığı düşürmek için katma değeri yüksek mallar üretmek gerekir. Ülkemizin dışa  bağımlılığı  maalesef  ki biraz yüksek. Ama dışa  bağımlılığı azaltmak  için oldukça  sıkı bir çaba  sergiliyoruz. Gerçekleşen teknolojik gelişmeler geleceğe umutlu bakmamızı sağlıyor.  Eğer bu  gelişmeler  duraksamadan  devam  ederse  ilerleyen 10  yıl ve 20 yıl  içerisinde  dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında  yerimizi alacağımızdan hiç şüphem  yok.   Her zaman dile getirdiğim şu öneriyi tekrar belirtmek istiyorum.
"Bir  ülkeyi  gelişmiş ülkeler  arasında görmek  istiyorsanız,  öncelikle  o  ülkede yaşayan insanlara  kendi ürettikleri ürünleri sevdirmekle başlamalısınız."(Kişisel  görüşümdür.)
Devamını Oku..>

2010-2017 YILLARI ARASI ENFLASYON ORANLARI ANALİZİ

Admin Nisan 23, 2018 1 Yorum

Yukarıda oluşturduğum tabloda  görüldüğü  gibi,  enflasyon  oranları birbirini  takip  eden yılların çoğunda  genellikle yükseliş  göstermiş.  2012 yılından itibaren yavaş yavaş artışlar başlamıştır.  2010 yılı  enflasyon  oranı 7 yıl  içerisinde  neredeyse  2 katına çıkmış. Bu durum gerçekten  çok sıkıntılı  bir durum. Enflasyon oranlarının yükselmesine iki  durum sebep olur.                            Bunlar :                                                                                (1) Toplam talep, toplam arzdan fazlaysa  fiyatlar yükselir.                                         
(2) Üretim maliyetleri  artıyorsa fiyatlar yükselir.      Bu iki durumun oluşmasında en  büyük  sebeplerden  biri olarak "Döviz Kurundaki Artış" diye düşünüyorum.  Çünkü  dövizdeki artış "Üretim Maliyetlerini"  oldukça yükseltmektedir. Dolayısıyla  bu durum mal ve hizmetlerin fiyatlarında  artışa  sebep oluyor ve enflasyon  yükseliyor. Enflasyonla  mücadelede doğru  politikalar bulunup uygulanırsa birkaç yıl içinde bu oranın  deflate edilip  normal seviyelere getirileceğini düşünüyorum. Ama  enflasyondaki oranının en  az bir yıl  daha yüksek  oranda  seyredeceğini  düşünüyorum
Devamını Oku..>

2010-2017 YILLARI ARASI DÖVİZ KURU ANALİZİ

Admin Nisan 22, 2018 Yorum Yap

Yukarıda oluşturduğum grafikte görüldüğü gibi  $ bandındaki  döviz kuru  sürekli olarak artış gösteriyor.   Döviz kurundaki artış maalesef ki  ülkemizin belini kıran en büyük sorun diye düşünüyorum. Şöyle  açıklayacak  olursak;  döviz  kurundaki  artış, dövizle  borçlanan üreticileri  oldukça kötü etkilemektedir. Dolayısıyla  döviz  borcunu kapatmak isteyen üreticiler  eğer  döviz  olarak elinde  mevcut  parası  bulunmuyorsa, ya dövizle borçlanmak zorunda  kalıyor yada  üzülerek  söylüyorum  ama işletmesine kilidi  vurup piyasadan çekilmek  zorunda kalıyor. Bununla birlikte tüketici  kısmı  da  üretici  kısmı kadar etkilenmektedir. Şöyle  örnek  verecek  olursak; ülkemiz  başta teknoloji  olmak üzere çoğu lüks malı  ithal etmektedir. Bu  ithal edilen malların  hemen hemen  hepsi döviz ile  alınmaktadır. Bu durumda  döviz  kuru yükseldiği  zaman, tüketiciler  satın aldıkları  mallara (ithal mallar)  daha  fazla  ücret ödemek zorunda  kalıyor ve tüketiciler bu durumdan  kötü  etkileniyor. 

Buraya  kadar döviz  kurundaki artıştan  hep  olumsuz  etkilenenleri ele aldım.  Bide döviz kurundan olumlu etkilenenler var.  Bunlar  "Çıkar  ve Rant  "  kollayanlar.  Peki, bunlar  nasıl oluyor  da günün kazananı  oluyor?    diye soracak  olursanız. Size şöyle kısaca anlatayım. Çıkar ve Rant kollayan  grubun  bir ülkenin  kritik organlarında kendisine çalışan adamları bulunur. Bu  önemli organlardan  birisi "Merkez Bankası" dır. Merkez Bankası'nda adamı olan Çıkarcı ve Rantçı grup dövizdeki kur artışından haberdar olur  ve kurda artış  yapılmasından hemen önce oldukça yüksek miktarlarda döviz satın alıp döviz  kurunda artış  yapılınca satın  aldığı dövizleri bozdurmaktadır. Böylece  yüklü  paralar kazanmaktadır.(Geçmişte bu durumdan  dolayı ülkemiz  oldukça fazla yıpranmıştır.) Döviz kuru ile  ilgili şahsi  görüşüm;  eğer  döviz kuru geçmişte  olduğu gibi belirli bir değerde sabitlenmesi yoluna  gidilirse belki biraz da olsa  piyasaya faydası olur.   Ama Güney  Kore  örneğini söylemeden  duramayacağım. Güney Kore  ile Kuzey Kore arasında yaşanan  savaştan sonra  Güney  Kore ekonomik  bakımdan oldukça zayıf  ve kötü durumdaydı. Ama nasıl  oldu  da Güney Kore,  şu  anda  dünyanın en iyi ekonomiye sahip ülkeleri  arasında yer alıyor.  Güney  Koreliler  savaştan sonra birbirlerine  ve ülkelerine öyle sımsıkı sarıldılar ki  dünyanın en iyi ekonomileri  arasına  girdiler. Savaştan sonra Güney Kore'de döviz sorunu yaşanmaktaydı.  Devletin  politikaları  ve insanların bu  politikalara olumlu tepkisi ile  başardılar. Devlet temel ihtiyaç ürünleri dışında  döviz  kullanımını yasakladı ve insanlar da bu duruma  oldukça  olumlu tepki verdiler.  Hatta  o dönemde yabancı tütünü  içen insanlar  toplum  tarafından hain olarak görülmekteydi. Ülkemizde de toplum olarak  böyle bir anlayış içerisine  girersek başaracağımıza inanıyorum. Yerli malı kullanımı teşvik edilmeli ve toplumumuza yerli malının  önemi aşılanmalı.
Devamını Oku..>

DOKTORA NASIL YAPILIR ?

Admin Ocak 12, 2018 Yorum Yap



Doktora Programları
Doktora Nedir?
Doktora programının amacı, öğrenciye bağımsız araştırma yapma , bilimsel olayları geniş ve derin bir bakış açısı ile irdeleyerek yorum yapma ve yeni sentezlere ulaşmak için gerekli adımları belirleme yeteneği kazandırmaktır.
Doktora programlarına başvurabilmek (diğer bir deyişle doktora yapabilmek) için bir lisans veya yüksek lisans diplomasına sahip olmanız gerekir. (YÖK – Lisansüstü Eğitim Öğretim Yönetmeliği’ne göre doktora programlarına lisans mezunu olarak da başvurabilirsiniz.)
Yüksek lisans mezunu olarak başlanılan doktora eğitimi toplam yirmi bir krediden az olmamak koşuluyla en az yedi adet ders, yeterlik sınavı, tez önerisi ve tez çalışmasından oluşur.  Lisans derecesi ile kabul edilmiş öğrenciler için de en az 42 kredilik ondört adet ders, yeterlik sınavı, tez önerisi ve tez çalışmasından oluşur.  Buna göre doktora programını tamamlama süresi yüksek lisans mezunları için 8 yarıyıl, lisans mezunları için 10 yarıyıl olarak belirlenmiştir.  Daha kısa sürede mezun olmak doktora yaptığınız programın bağlı bulunduğu üniversitenin senatosu tarafından kabul edilen yönetmelikle belirlenir.
Doktora eğitimi için yukarıda belirtilen tamamlama süreleri programı tamamiyle tamamlamış olmak için gerekli süredir. Dersleri tamamlamak için gerekli süre ise yüksek lisans mezunu (tezli ya da tezsiz) olarak kabul edilenler için dört yarıyıl lisans derecesi ile kabul edilenler için altı yarıyıldır.
Doktora programının başarıyla tamamlanmasından sonra öğrenci Doktora Diploması ve “Doktor” ünvanı kazanır.  Bu ünvanın evrensel literatürdeki karşılığı PhD (Doctor of Philosophy) dir.
Devlet ve vakıf üniversitelerinin farklı alanlarda doktora programları mevcuttur.  Bu programlara başvuru tarihleri, şartları ve başvuru için gerekli koşullar enstitü web sitelerinde duyurulmaktadır.
Doktora Yapmak
Doktora yapmak, doktora eğitimi alıyor olmaktır.  “Doktora eğitimi alıyorum”, “doktora programına kayıtlıyım” gibi cümleler yerine kısaca “doktora yapıyorum” demek en sık kullanılan yöntemdir.
Doktora Şartları
Lisansüstü Eğitim Öğretim Yönetmeliği’ne göre doktoraya başvurabilmek için YÖK tarafından belirlenmiş asgari koşullar ALES sınavından eğer lisans mezunu olarak başvuru yapılıyorsa en az 70 puan almış olmak, yüksek lisans mezunu olarak başvuru yapılıyorsa en az 55 puan almak, bunun dışında YDS sınavından 55 puan  ya da Üniversitelerarası Kurulca kabul edilen başka bir yabancı dil sınavından muadili puan almış olmak gerekiyor.
Bunlar YÖK tarafından belirlenmiş doktora başvuru koşullarıdır.  Ancak YÖK üniversitelerin ve dolayısıyla enstitülerin doktora başvurusu için gerekli koşullara ALES ve YDS sınav sonuçları dışında ek koşullar talep edilebilmesini uygun görmektedir.  Yani üniversiteler sadece ALES ve yabancı dil yeterlilik sonuçlarına göre kabul edebileceği gibi Referans mektupları, adayın neden doktora yapmak istediğini belirten kompozisyon, lisans ve/veya yüksek lisans diploma derecesi, mülakat vb. başvuru kriterleri de talep edebilirler.
Enstitülerin doktora başvuru talepleri birbirinden farklılık göstermektedir. Başvuru yapmak istediğiniz üniversite ve enstitülerin başvuru koşullarını doktora duyuru sayfalarından takip edebilirsiniz.
Doktora Bursu
Doktora Tezleri 
Doktora önceki yıllarda yurtiçi üniversitelerimizdeki doktora öğrencileri tarafından hazırlanmış doktora tezlerine YÖK Tez Tarama sayfasından ulaşabilirsiniz.
YÖK Tez Tarama sayfasında ayrıntılı arama seçeneğini kullanarak sadece doktora tezlerini aratabilirsiniz.  Aynı zamanda ayrıntılı arama özelliği ile istediğiniz üniversite, istediğiniz enstitü, bölüm,anabilim dalıbilim dalı, hazırlanıyor olan tezler ve onaylanmış tezler, konusuna, yılına yazarına, danışmanına göre de filtreleme yapabilirsiniz.
Oldukça faydalı olan Yükseköğretim Kurumu’nun bu hizmetine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.  Tez taraması yapabilmek için oturum açarak özel giriş yapmanız gerekiyor.
Doktora İlanları
Üniversitelerin doktora ilanları kendi web sitelerinde ya da bazen yazılı medyada duyurulmaktadır.   Öğrenci kabul eden doktora programları dönemlere göre farklılık göstermektedir. Bazı dönemler bir enstitüde açılan bir doktora programı başka bir dönem açılmayabilir.  Ya da bir önceki dönem açılmayan bir doktora programı bir sonraki dönem öğrenci kabul ediyor olabilir.
Doktora başvurusu yapmak istiyorsanız öncelikle hangi üniversitelerde doktora yapmak istediğinize karar verip doktora eğitimi almak istediğiniz üniversitelerin ilgili enstitülerinin web sayfalarını ziyaret etmeniz gerekmektedir.  Enstitüler ile telefon ya da e-posta yoluyla da irtibata geçerek bilgi alabilirsiniz.
Doktora ilanlarının yüksek lisans programlarında olduğu gibi sitemizden aranabilmesi için çalışmalarımız devam etmektedir.
Devamını Oku..>